… derecede, raddesinde, -cesine/-casına. fit to burst: çatlayacak derecede, çatlarcasına, katılırcasına.
They were laughing fit to burst: Katılırcasına gülüyorlardı. She was crying fit to break one's heart: Ağlayışı insanın içini parçalıyordu. fit to drop: nerede ise yıkılacak/düşüp bayılacak, yere yıkılacak derecede. We worked till we were fit to drop: Çalışmaktan ayakta duracak halimiz kalmadı. I feel fit to drop: Ayakta duracak halim yok/Nerede ise düşüp bayılacağım.